Powered By Blogger

31 Temmuz 2013 Çarşamba

BİR İNGİLİZ GAZETECİNİN GOZÜYLE KOZAN VE KADİRLİ

Şamil YAZAN
Araştırmacı-Yazar

İngiliz gazeteci Edwin John Davis ve arkadaşı M.Ancketill’in 1875 tarihinin bahar ve yaz aylarında Suriye ve Akdeniz bölgelerine yaptığı gezi notlarını içeren “Asya Türkiye’sinde Hayat”ismiyle 1879 tarihinde Londra’da yayınlanmıştır. Davis, yolculuğuna 1875 tarihinin 11 Nisan tarihinde başlamış ve Suriye, Mersin, Kilikya(Çukurova),Kapodokya, Maraş,  Karaman ve çevresini gezerek Ağustos ayının 1’inde gezisini sonlandırmıştır. Kitabın on yedi bölümü İngiliz gazetecinin gezisine ayrılmış. Ayrıca kitaba Asya Türkiye’sinde Müslüman köylülerin ekonomik durumları, Kilikya Ermeni Krallığı ve gezi bölgesinin önemli yerleşim alanlarını kısaca tanıtan üç yazı eklenmiştir. Kitapta geziyle ilgili resimler ve haritalar da yer almaktadır. Resimleri ve haritayı İngiliz gazetecinin arkadaşı M.Ancketill’in hazırlamıştır. İngiliz gazetecinin kendisinden önce bölgeyi gezen Hamiltonve Texier’in eserlerinden de faydalandığı anlaşılmaktadır. İngiliz Gazeteci bölge hakkındaki bilgi kaynağı ya Gayr-ı Müslimler ya da misyonerlerdir. Eser bir yabancı gözüyle Osmanlı Devleti’nin idari, etnik, ekonomik gibi yapısını aktarması bakımından önemlidir. İngiliz Gazeteci Çukurova’yı gezerken Kozan ve Kadirli’yi de gezmiştir. İşte bu çalışmamızda İngiliz Gazetecinin Kozan ve Kadirli izlenimlerini aktarmaya çalışacağız. Böylelikle 1875 yılında Kozan ve Kadirli’nin sosyal, ekonomik ve tarihi yapısını ortaya koymaya çalışacağız. İngiliz Gazetecinin Kozan ve Kadirli İzlenimlerini aktarırken Osmanlı kaynaklarını da kullanacağız. Böylelikle İngiliz Gazetecinin tespitlerini Osmanlı kaynaklarıyla karşılaştırmış olacağız.
İngiliz gazeteci Kars’a 7 Mayıs’ta varmıştır. Kars’a vardığında öğleden sonradır. İngiliz Gazeteci, Kars’a girerken ovalık alanlarda hiçbir ağacın olmadığını ve koyun ve sığır sürülerine rastladığını da belirtmektedir.Sığır ve koyun çobanlarının silahlı olduğunu da vurgulamaktadır. Kars Kaymakamı, İngiliz Gazeteci ve arkadaşlarının konaklaması için bir ev ayarlamıştır. İngiliz Gazeteci kaldıkları yerin bakımsız ve sıvasız bir yer olduğunu belirtmektedir. Ayrıca pirelerden rahat bir gece geçirememişlerdir.  İngiliz Gazeteci Kadirli’nin adının “Pazar” olduğunu ve yaygın olarak “Kars” diye bilindiğini belirtmektedir. İngiliz Gazeteci Kars’ın düz bir ova üzerinde olduğunu ve çevresinde arpa tarlaları olduğu belirtmiştir.İngiliz gazeteci, Kars kazasının tüm köyleriyle beraber yedi yüz hane olduğunuve Pazar’ın geniş bir yer olduğunu belirtmiştir. Ayrıca Kars kazasının önemini ortaya çıkaran antik şehir kalıntılarını varlığından da bahsetmektedir.  Her yerde antik kente ait kolon parçaları, beyaz mermer parçaları bulunmaktadır. Ayrıca kazı alanlarında kesme taşlar vardır.
ALA CAMİ -KADİRLİ
Kars’ta kilise ve manastır kalıntısı olduğu belirtmektedir. Bu kilisenin cami olarak kullanıldığını ifade etmektedir. Manastırın milattan sonra 500’de yapılmış olabileceğini ve kilisenin daha sonra yapılmış olabileceğini belirtir. Manastırın yarım kubbesinin hala ayakta olduğu belirtmekte ve manastırın 44 ve33 paralelleri arasında olduğunu belirtmektedir. Manastır binası büyük oyulmuş bir tür taştan yapılmıştır. Kiliseye ait yarım kubbe şimdilerde camiye eklenmiştir. Kilise binası orijinal binasından daha küçüktür. Manastıra bir koridordan girilmekte ve koridorun kemerli bir girişi vardır. Koridorun duvarlarında kare şeklinde pencereler vardır. İngiliz Gazeteci ve arkadaşlarıyla manastırın güney ve kuzey taraflarını gezerken caminin imamı incelemeleri yarıda kesmiştir. İngiliz Gazeteci Sadrazamdan bir fermanları olduğunu göstererek bir süreliğine incelemelerine devam edebilmişlerdir. Böylelikle caminin giriş kemerlerini ve yarım kubbesinin çizimlerini yapabilmiştir. Cami yakınlarında bulunan ev çevresinde mezar kitabeleri ve lahitler bulunmaktaydı. Ayrıca Kars kazasının kaymakamının kaldığı evin çevresinde de antik çağdan kalan sütun parçaları bulunmaktadır.  Kars’ta önemli bir nehir olan Savrun’un olduğunu ve Savrun üzerinde köprü olmadığını belirtmektedir. Ama eski bir köprü kalıntısı gördüğünü de belirtmektedir.
İngiliz Gazeteci Kars Kazasının tamamına yakının Müslüman olduğunu ve biraz Ermeni olduğunu belirtmektedir. Ayrıca Amerikan Misyonerliğine bağlı yirmi-otuz kadar da Protestan Ermeni olduğunu belirtmektedir. İngiliz gazetecinin rehberi Müslümanların kötü ve baskıcı olmadıklarını ve Osmanlı idarecilerinin toleranslı ve adaletli davrandıklarını belirtmiştir. Hıristiyanların askerlikten muaf olmak için bedel verdiklerini belirtmekteydi. İngiliz gazeteci ve arkadaşları 7 Mayıs sabahı saat yedide Kars Kazası’ndan Bodrum’a gitmek üzere ayrılmışlardır.
İngiliz Gazeteci Anavarza’ya Mayıs ayının 9’uncu günü öğleden sonra saat 4.30’da varmıştır. İngiliz Gazetecinin verdiği bilgilerden Anavarza’nın hemen yanında bir dağın doruk noktasında bir kule bulunduğunu ve oldukça sarp bir yerde olduğunu belirtmektedir. Ayrıca dağın sarp yamacının hemen altında antik kentin olduğunu belirtmektedir. Bu antik şehrin etrafının çift bir duvarla ve hendekle çevrili olduğunu da belirtmektedir. İngiliz Gazeteciye göre Anavarza’nın ismi “zarb” kelimesinden gelmekte olup “zarb” kelimesi sarı manasına gelmektedir. Anavarza ismi bir kayadan veya Anavarza’nın kurucusu olan Azarbas’tan gelmiş olabileceğini de belirtmektedir. Verdiği bilgilerden Anavarza’nın tarih boyunca iki büyük deprem yaşadığı anlaşılmaktadır. İlk deprem Roma İmparatoru Nevra’nın hükümdarlığı sırasında olmuştur. İkinci depremRoma İmparatoru Justin hükümdarlığı sırasında olmuştur. Justin şehri tekrar onarmıştır. Roma İmparatoru Justin’nin şehri onarmasından dolayı “Justinopolis” adıyla anılmıştır. İkinci deprem birinci depremden daha yıkıcıydı. Justin’in halefi olan Justinian devrinde Anavarza yeniden inşa edildi. Şehrin dışındaki duvarlar “Justinian” diye anılmaktadır. Şehri Roma İmparatoru Augustus ziyaret etmiş. İmparator Agustus’un ziyaretiyle şehir yeniden önem kazanmaya başlamıştır. Ayrıca İmparator Agustus şehre “Cesarea ad Anazarbun” adını vermiştir.
İngiliz Gazeteci iç duvarların sağlam olduğunu belirtmektedir. Ayrıca verdiği bilgilerden kilise ve jimnastik salonu kalıntılarına rastladığı anlaşılmaktadır. Anavarza’da stadyum ve tiyatro olduğu da anlaşılmaktadır. Verdiği bilgilerden Anavarza’nın dört kapısı olduğu anlaşılmaktadır. Zafer takı hala ayaktadır Zafer takı üzerinde herhangi bir kitabe yoktur. Zafer takı tahminen ikinci yüzyılın sonlarına doğru yapılmıştır. Şehrin kuzey tarafında bulunan ovalık alanın ucunda bulunan dağların farklı noktalarından getirilen üç su kemeri ile Anavarza’nın su ihtiyacı sağlanmaktaydı. Bu üç kemerinden biri borularla yerin altından gelmekteydi ve diğer ikisi de yerin üstünden su kemerleriyle şehre taşınmaktaydılar. İngiliz gazetecinin verdiği bilgilerden anlaşıldığı üzere Anavarza’da Ermenilerden, Romalılardan ve Araplardan kalma çeşitli kitabeler vardır.
İngiliz Gazeteci Sis kazası’na Anavarza üzerinden gitmiştir. Sis’e giderken Hamamköy ve Hacılar köylerine de uğramıştır. Sis Kazasının] uzaktan çok güzel göründüğünü vurgulamaktadır.  Ayrıca Sis yollarında 300 bahçe gördüğünü belirtmektedir. Su kemerlerinin oldukça iyi durumda olduğunu belirtmektedir. Anavarza ile Sis arasında tarihi bir yol olduğunu belirtmektedir. İngiliz Gazeteci Sis’e giderken yol boyunca çok fazla insan görmediği çünkü insanların yaylada olduğunu ve yol boyunca arpa ve buğday tarlalarına rastladığını belirtmektedir.
Sumbas’ın bir kolu olan çayı geçerken bir köprüden geçmişlerdir. Sis’e yaklaştıkça kırmızı kayalıklar ve Kozan Dağındaki mor renk dikkat çekmektedir. Ayrıca Kozan Dağındaki kale dikkat çekmektedir. Küçük bir derenin vadiye aktığı ve yol boyunca limon ve portakal bahçeleri bulunmaktaydı. Sis Kazasının bir dağ yamacına kurulduğunu, Sis Kazasının oldukça bakımsız olduğunu ve endüstrinin olmadığını vurgulamaktadır.
İngiliz Gazetecinin verdiği bilgiler arasında Sis kazasındaki Ermeni Patrikliği de var.Ermeni Patrikhanesi kalenin alt tarafında bulunmakta ve eski Ermeni krallarının saraylarının üzerindeydi. İngiliz Gazetecinin Sis Kazasına geldiğinde yeni seçilen patrik Sis Ermenileri tarafından kabul görmeyince patrik ister istemez Antep’e gitmek zorunda kalır. Patrikliğe ait manastır içinde büyük saray var. Ayrıca manastırın içinde bahçe ve kilise de vardır. Manastırın üçgen şeklinde olup etrafının yüksek duvarlarla çevrili olduğunu da belirtmektedir. İngiliz gazeteci ve arkadaşı manastırı gezmek için belli miktar ücret ödemişlerdir. Manastırda yaşayan bir papazın rehberliğinde manastırı ve manastırın çevresini gezebilmişlerdir. Kendilerini gezdiren papaz tahminen 55 yaşında, oldukça yakışıklı, kartal burunlu ve parlak gözleri varmış.  İngiliz Gazetecinin dikkati çeken şeylerin başında manastırda fazla din adamının olmamasıdır. Manastırda geniş bir bahçe, toplantı avlusu,  büyük ve küçük odaların olduğunu ama her tarafın ihmal edilmiş ve kirli olduklarına dikkat çekmektedir. Manastırın papazı, Patrikin yaşadığı evde İngiliz gazeteci ve arkadaşlarını kabul etmiştir. Patrikin kaldığı ev üçgen şeklinde olup bu evden Sis’i seyretmenin mümkün olduğunu da belirtmektedir. Manastır içindeki kilisenin geniş ve kare şeklinde inşa edildiğinin ve kilisenin çatısının sütunlarla desteklendiğini belirtmektedir. Kilisenin doğu kısmının sonunda yarım kubbe şeklinde oyuk olduğunu ve burasının sunak yeri olduğunu belirtir. Sunak alanın üstünde küçük bir kubbe olduğunu ve bu kubbenin İtalya işçiliğiyle sıvalı olduğunu belirtmektedir. Duvarların en sonunda bulunan kilisenin duvarlarının işlemeli çinilerle süslü olduğunu ve bu özelliğiyle İstanbul’da bulunan Sultan Süleyman Camii’ne benzediğini vurgulamaktadır. Yine kilisenin kuzeyinde bir türbe bulunmaktadır. Bu türbenin duvarlarının süslü ve yaldızlıdır. Patrik burada oturmaktadır. İlginç figürlü resimler bu kilisenin bazı duvarlarında asılıdır. Merkez yarım kubbenin önünde kilisenin üstünde bir kat vardır. Ermeni krallarının taç giydiği taht koltuğu da buradadır. Taht koltuğunun hemen arkasında Ermeni krallarının arması olan bir çift kartal ve arka ayakları üzerinde duran bir aslan heykeli vardır. Kilisenin kuzey batı köşesinde birkaç patriğe ait mezarlar bulunmaktadır. Kilisenin önündeki sütunlu giriş kısmının harap olduğundan tehlike yarattığını belirtmektedir. İngiliz gazetecinin verdiği bilgilerden manastırın ve kilisenin Sis Katolikosluğu Patrik Krikos tarafından 1810 yılında yaptırılmıştır. Bu Patrik bölgenin Türkmen Beyi tarafından öldürülmüştür.
SİS KATOLİKOSLUĞU-KOZAN
İngiliz gazeteci Kozan’dan Mayıs ayının 12. gününün sabahında saat 9’da ayrılmıştır. Geri dönerken Kesik Çay üzerindeki köprüden geçmişlerdir. İngiliz gazetecinin verdiği bilgiler arasında bu köprü de vardır. Köprünün ayak tabanlarını oluşturan on kemeri vardır. Saat 10’a doğru Deli Çay’ı ve 10.30’da Kara Porsuk Çayı’nı geçmişlerdir. Saat 11.00’de İdem Çay’ını geçmişlerdir. Aynı zamanda İdem Çayı yakınlarında aynı isimle bir köy vardır. Ayrıca birkaç antik köyden de geçtiklerini belirtmektedir ama bu antik köylerin isimlerini vermemektedir. İngiliz gazeteci bu köylerde sarnıçlar ve kaya mezarlığı olduğunu vurgular. İngiliz gazeteci Han Deresine uğradıktan sonra Adana’ya varmıştır.
Sonuç olarak İngiliz Gazetecinin diğer oryantalistler gibi Müslümanlara önyargılı baktığı bazı ifadelerinden anlaşılmaktadır. Ayrıca gezi boyunca Hıristiyanlardan kalma tarihi yerleri gezmek öncelikleri arasındadır. Kozan Sancağın da toplam dört gün geçirmiştir. Bu dört günün iki gününden daha azını Sis’te geçirmiştir. Bu yüzden Sis’te uzun süre kalıp gerçekçi değerlendirmeler yapamamıştır. Zaten geldiğinde bölge ahalisi yayladaydı. İngiliz gazeteci Kars (Kadirli)  kazasında da bir gün kalmıştır. İngiliz Gazetecinin verdiği bilgilerden Sis ve Kars Kazalarında ciddi sağlık sorunları yaşandığı anlaşılmaktadır. Çukurova’nın yaz sıcaklarından ve nehirlerin taşmalarından sıtma hastalığı tüm Çukurova’da olduğu gibi Kars ve Sis kazasında da yaygındır. İngiliz Gazeteci Kars ve Sis Kazalarının bakımsız ve sağlıksız bir ortam barındırdığını vurgulamaktadır. İngiliz gazetecinin verdiği önemli bilgiler arasında Gayr-ı Müslimlerin zenginleşmekte oldukları ama Türklerin gittikçe fakirleşmekte olduklarıdır. Zenginleşen Gayr-ı Müslimler Müslümanların topraklarını yavaş yavaş elde etmektedirler.