Şamil YAZAN
Araştırmacı-Yazar
Bir
hoca arkadaşım vasıtasıyla Kırgızistan’dan Şahsenem Halilbekova isimli bir
öğrenci ile tanıştım. Şahsenem Hanım Nevşehir’de Türk dili üzerine yüksek
lisans yapmaktaydı. Adana’da yaşayan
Kırgız Türkleri üzerine yüksek lisans çalışması yapmak istediğini söyledi.
Bende bu konuda elimden geldiği kadarı ile yardım edebileceğimi belittim.
Adana’da
Türkistan Türklerinin varlığından haberim vardı. Hatta bir derneklerinin olduğu
ve dergi çalışmalarının olduğunu bilmekteydim. Ama Adana’da yaşayan Türkistanlı
Türklerle herhangi bir tanışıklığım yoktu. Bu yüzden Adana’da yaşayan Kırgızlar
ile bağlantı kurmanın en mantıklı yolu Adana’daki Türkistanlılar Kültür ve
Dayanışma Derneğine ulaşmaktı. Böylelikle Türkistanlılar Derneği başkanı İlker
Medeni Beye ilk önce telefonla ulaştık. Şubat ayının 18’nde buluşmak üzere
telefonlaştık. Buluşmak üzere Türkistanlılar Derneğinin Yüreğir’in Serinevler
Mahallesindeki binasına öğleden sonra vardık. İlker Medeni Bey güleç yüzlü bir
insandı bizi çok iyi karşıladı. Şahsenemin nasıl bir çalışma yapmak istediğini
anlattık. Kendilerinin Şahsenem’e nasıl yardım edebileceğini sorduk. İlker
Medeni Bey bizi Abdüşşekür Özgen Beyle tanıştıracağını belirtti. Bize Abdüşşekür
Beyin Kırgız Türkü olduğunu bu konuda onun daha iyi yardımcı olacağını
belirtti. Sohbet arasında Adana’da yaşayan Türkistan Türkleri arasında en çok
Özbek olduğunu öğreniyoruz. Özbeklerden sonra sırasıyla Kırgızlar, Kazaklar ve
Uygular yer almaktaydı. Türkistan Türklerinin soy isimleri hemen dikkatimi
çekti. Mesela İlker Beyin soy ismi Medeni idi. Kendilerinin bir ara
Arabistan’ın Medine şehrinde yaşadıklarını ve bu yüzden bu soy ismini
aldıklarını belirtti. Abdüşşekür Beyin soy ismi Özgen idi. Özgen adı
Kırgızistan’ın Özgen (Özkent) şehrinden gelmekteydi. Özbeklerin bir kısmının
Adana’ya Osmanlı döneminde geldiği anlaşılmaktaydı. Ayrıca Milli Mücadeleye katıldıklarını
zaten daha öncesinde de bilmekteydim. Türkistan Türkleri Türkiye’ye gelebilmek
için en az iki-üç ülke gezmek zorunda kalmışlardır. Abdüşşekür Bey emekli bir
insandı. Orta boylu ve hafif çekik gözleriyle tam Kırgız Türkü olduğunu
göstermekteydi. Adana’da kaç Kırgız ailesini sorduk Abdüşşekür Bey bize on aile
olduğunu söyledi. Ayrıca bir ailenin Antalya’ya ve bir ailenin İstanbul’a göç
ettiğini belirtti. Abdüşşekür Bey yarın bir araba ayarlayacağını ve böylelikle
Kırgız ailelerini daha kolay gezebileceğimizi belirtti. Ertesi sabah Kırgız
aileleri gezmek amacıyla buluştuk. Abdüşşekür Bey ilk önce kendi ailesi götürdü.
Abdüşşekür Bey’in hanımı Kırgız Türkçesini anlıyor ama çok fazla konuşamıyordu.
Ayrıca Abdüşşekür Beyin akrabalarından bir kısmının hala Kırgızistan’da olduğunu
öğrendik. Ayrıca bir çocuğu Kırgızistan’da okumuş. Her gittiğimiz evde
Şahsenemin Türkiye Türkçesini düzgün konuşması karşısında bir şaşkınlık
yaşanmaktaydı. Şahsenem’de Türk Dünyası Araştırma Vakfının Kırgızistan’da
bulunan Üniversitesinde Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü okuduğunu
belirtmekteydi. İkinci ziyaret ettiğimiz kişi Abdüşşekür Beyim dayısı Abdülhamit
Özgen Bey idi. Abdülhamit Bey ilerlemiş yaşına rağmen güçlü bir hafızası vardı.
Kendilerinin Cumhuriyet devrinde Adana’ya geldiklerini belirtti. Türkiye’ye
gelmeden önce Doğu Türkistan (Kaşgar), Pakistan, Arabistan ve Irak üzerinde
Türkiye’ye geldiklerini belirtti. Bir ara Almanya’da da yaşadığını belirtti.
Türkiye’de ilk önce Konya’nın Cihanbeyli ilçesine yerleştiklerini belitti.
Kırgız tarihi konusunda bilgi sahibi olduğu Kırgız kelimesinin manasına
açıklamasından belliydi. Osmanlı Devletinin kuruluşunda 600 kadar Kırgız atlısının
destek verdiğini belirtmekteydi. Moğolları da Türk olarak kabul ettiğini
belirtti. Kendi babasının Basmacılık Hareketinin ileri gelenlerinden biri
olduğunu ve babasının mezarının Konya’nın Cihanbeyli ilçesinde bulunduğunu
belirtti. Basmacılık Hareketinin Ruslar tarafından alelalade bir çapulculuk
hareketi olarak gösterilemeye çalışıldığını ama Basmacılık Hareketinin milli
bir direniş hareketi olduğunu belirtti. Adana’da yaşayan Kırgızların birinci
kuşakları Kırgız Türkçesini konuşmaktaydı. Bazıları anlıyor ama
konuşamamaktaydılar. İkinci kuşak içerisinde Kırgızistan’da üniversite
okuyanlar Kırgızcayı konuşabilmekteydiler. İkinci kuşağın diğer üyeleri
Kırgızcayı hiç bilmemekteydi.
![]() |
Abdülhamit Özgen Geleneksek Kırgız
Kıyafetiyle
|
![]() |
Adana'da Bulunan Türkistanlılar Derneği |
Sonuç
olarak tarih kitaplarından duyduğumuz Rus zulmünü yaşayan veya etkilerini
birebir yaşayan insanlarla konuşmak benim açımdan oldukça ilginç oldu. Son
olarak umarım Şahsenem Hanım, Adana’da yaşayan Kırgızlar üzerine makale veya
master tezi hazırlar. Böylelikle Türkiye ve Türkistan’ın kader birlikteliği
hakkında bize bir yazı çalışması kalır. Atalar boşuna dememiş “Söz uçar yazı
kalır” diye.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder