Şamil
YAZAN
Araştırmacı-Yazar
Ahmet
Kaytancı ismini ilk defa Kozan Sancağında yaşayan Ermenilerin siyasi faaliyetlerini
araştırırken duydum. Çünkü Ahmet Kaytancı tam bu sıralar “Hacın Oldu Kanlı Kuyu” isimli kitabını çıkarmıştı. Kendisine
telefonla ulaştım. Sağ olsun kendiside beni kırmadı “Hacın Oldu Kanlı Kuyu” isimli kitabını bana postayla gönderdi.
Ahmet Kaytancı ile yüz yüze görüşmek fırsatımız olmamıştı. A. Latif Dinçaslan arkadaşım Saimbeyli’de
yaşayan Ermeniler üzerine doktora çalışması yapmaktaydı. Bana Saimbeyli’ye
gidip gidemeyeceğimizi sordu. Bende Saimbeyli’ye gidebileceğimizi ve orada
Ahmet Kaytancı’nın bize yardım edebileceğini belirttim. Ahmet Kaytancı’yı
telefonla aradım. Kendisi Saimbeyli’ye geldiğimizde yardımcı olabileceğini
ifade etti. Bizde yaz günü Saimbeyli’ye gittik. Sağ olsun Ahmet Kaytancı hem
Saimbeyli’yi anlattı hem de Saimbeyli’yi gezdirdi.
Uzun
süreden beri Ahmet Kaytancı üzerine bir yazı yazmak istiyordum. Ama bir fırsat
bulup da Ahmet Kaytancı hakkında bir yazı kaleme alamamıştım. Ahmet Kaytancı
gibi şair ve yazarı bir yazı ile de olsa anlatmak benim için onur kaynağı
oloacaktı. Çünkü Ahmet Kaytancı sırdan öğretmen ve sıradan bir şair değildi. Ahmet
Kaytancı demek duygu demekti. Ahmet Kaytancı demek bozkırların öksüz Türklüğü
demekti. Ahmet Kaytancı demek şiir demek ve emek demekti.
Ahmet
Kaytancı sıradan bir şair ve sıradan bir öğretmen değil demiştim. Çünkü
çevresine duyarlı bir insandı. Bu yüzden Ermenilerin Saimbeyli’de yaptığı
katliamları “Hacın Oldu Kanlı Kuyu”
ve “Hacın” isimli eserlerinde dile
getirdi. Sadece çevresine değil gençlik yıllarından beri Türk Dünyası ile de
yakından ilgilenmekteydi. Bu yüzden 2006 yılında Azerbaycan’a gezi maksadıyla
gitti. Orada karşılaştığı Karabağlı Türklerin dramı kendisini çok etkiledi. Bu
yüzden yaz tatillerinde Karabağ Kaçkınları hakkında bilgi toplamak üzere
Azerbaycan’a gitti ve topladığı bilgiler “Susmaram
Azerbaycan’ın Gözyaşları” isimli kitapta topladı. Kitap beş yüz on bir
sayfa. Kitabın ismi Azerbaycan şairi Ahmet Cevat’ın “Susmaram” isimli şiirden alındığı anlaşılmaktadır. Kitabın 16-23 sayfasında
Azerbaycan’ı anlatan bir yazıya yer vermiş. Bu durum kitaba biraz resmiyet
katmış. Yine ilerleyen sayfalarda bu tip durumlarla karşılaşıyoruz.
Ahmet
Kaytancı, Kaçkınlarla görüşmek üzere ve Azerbaycan’ı gezmek için Bakü, Gence,
Şeki, Oğuz gibi önemli şehirleri gezmiştir. Böylelikle eser hatırat ve inceleme
özelliği kazanmıştır.
Kitabı
önüme koyup baktığımda Ermenilerin vahşice işledikleri cinayetlerin
kulaklarımda çınladığımı hissettim. Kitap sadece Karabağ kaçkınlarının
durumlarına ışık tutmakla kalmamakta Azerbaycan’ın şairleri ve şiirleri
hakkında bilgiler vermektedir. Kitapta Azerbaycan’ın yetiştirmiş oldukları
büyük simalara ait heykeller hemen dikkat çekmektedir.
Kitap
birçok yönden incelenebilir ve incelenmelidir. Ama bizim amacımız Ahmet
Kaytancı ve kitabını kısaca tanıtmaktır. Ahmet Kaytancı gibi şairin dilinden
böyle kitabı okumak keyif vericidir. Son olarak Ahmet Hocam iyi ki varsın. İyi
ki yazıyorsun. İyi ki senin gibi insanı tanıdım.
Sn. Şamil bey hocam sn. AHMET KAYTANCI'YA ve güzel eserine verdiğiniz değer için teşekkür ederim.
YanıtlaSil