Şamil
YAZAN
Türkiye
gündemi cumhurbaşkanlığı seçimi idi. Başbakan Erdoğan cumhurbaşkanlığına aday
olacak mı? Muhalefet partileri nasıl bir aday çıkaracaktı. Ama Soma’dan gelen
haberle Türkiye’nin gündemi hemen değişiverdi. Olayı ilk zamanlarda fazla
önemsemedik. Olayı sıradan maden kazası olarak değerlendirdik. Hatta maden
kazasında olsa olsan beş on kişinin ölmüş olabileceğini düşünüyordu. Oysa maden
kazasından haberler geldikçe işin vahameti anlaşılmaya başlandı. Olayın sıcaklığında
başbakanımız her zamanki gibi krizleri idare etmekten uzak bir edayla o bilinen
sözü söyledi:”Bunlar olağan şeylerdir. Literatürde iş kazası denilen bir olay
vardır. Bunun yapısında fıtratında bunlar var.”
Başbakanın bu açıklamaları bana İslam dünyasının
yüzyıllardır tartıştığı itikadi mezhepler olan Maturidilik ve Eşarilik
anlayışını hatırlattı. Eşariliğe göre insanın aklı hiçbir zaman gerçeğe
ulaşamaz bu yüzden insan ancak kayıtsız şartsız inanmakla mutlu olabileceğini
ileri sürer. Maturidilik anlayışının kurucusu olan İmam Maturidi’ye göre, akıl,
sadece dinî bilginin kaynağı değil, aynı zamanda genel bilginin ve ahlaki
bilginin de kaynağıdır. İşte bu iki zıt anlayış geçmişten günümüze İslam
dünyasının fikri yapısını etkilemiştir. Hatta Osmanlı Devletinin yıkılmasında
Eşarilik anlayışının etkileri olduğu vurgulanmaktadır. Nitekim Yavuz Sultan Selim’in
Mısır’ı almasıyla İslam dünyasının önde gelen Eşari âlimleri İstanbul’a
getirtilmiştir. İstanbul’a gelen Eşarî
alimleri Osmanlı medreselerinden akli ilimleri ( matematik ve fizik gibi..)
dışlanmasına neden olmuşlardır.İşte akla önem verilmemeye başlandığından beri
Türkiye’deki Siyasal İslamcılar deprem, yangın, deprem, trafik kazası gibi
olaylarda yaşanan can kayıpları takdir-i ilahi veya kader olarak yansıtır
olmuşlardır.Aslında İslam dünyasında devlet adamlarının en küçük olaylarda bile
sorumluluk duymaktaydılar. Nitekim bu duruma en iyi örnek Hz. Ömer’dir.Hz
Ömer’in devlet sorumluluğu ile anlatılan
bir olayda:
Hz. Ömer (R.A.) tebdili
mekân mahalle aralarında gezerken çocuk ağlamaları gelen bir kapının önünde
durur ve bir süre dinler ve kapıyı vurarak içeri girer. Gördüğü manzara
karşısında şaşkına döner. Bir yaşlı kadın ocaktaki tencerede bir şeyler
pişiriyor. Küçük çocuklarsa eteğine yapışarak ağlıyorlardı...
Hz. Ömer (R.A. ): kadına
bu çocuklar niye ağlıyor diye sorar.
Kadın: çocukların aç
oldukları için ağladıklarını söyler.
Hz. Ömer (R.A.): peki
niçin pişirdiğin yemekten vermiyorsun der
Kadın: kocam ve oğlum
şehit, bu çocuklarda oğlumun yetimleri, son yiyeceğimiz iki gün önce bitti.
Tencerede de taş kaynatıyorum ki çocuklar avunur uykuya dalar diye” der
Hz. Ömer daha da
şaşırarak “peki kimseden yardım talep etmedin mi?” der.
Kadın: varlıklı bir
aileden geldiğini, yardım talep etmeye utandığını söyler ve Hz. Ömer’e
beddualar etmeye başlar. “Ömer şimdi rahat yatağında uyuyor, bizim halimizi
düşünmüyor” der;
Hz. Ömer: ana, Hz.
Ömer’in nerden haberi olsun der
Kadın: o İslam’ın
halifesi, kocamı, oğlumu, savaşa gönderirken biliyordu da şimdimi bilmeyecek
der.
Hz. Ömer: haklısın ana
siz burada biraz bekleyin der ve gidip kendi sırtıyla taşıdığı un ve yağı
getirip kadına verir. Daha sonra kadına ve yetimlere maaş bağlatır.
Hz. Ömer:“Fırat kıyısında bir koyun helak
olsa, Allah bunu Ömerden sorar diye korkarım.”diye adalet anlayışını ve
sorumluluk anlayışını ortaya koymaktadır.
Neyse biz gelelim Soma olayıyla yüzleşmek
meselesine. Soma bir gerçeği de ortaya çıkarmıştır ki biz acıyı bile
paylaşmasını bilmiyoruz. Nitekim sosyal medyada bazı gençlerin yüzlerine ve
göğüslerine kömür renginde şekiller çizerek fotoğraflarını paylaşmaları bunun
en büyük göstergesidir. Bu yüzden Soma acısını bile paylaşamayan bir toplumun
soma ile yüzleşmesini beklemek herhalde hayalperestlik olur. Soma olayının
sorumlusu olarak sadece şirket yöneticileri ve çalışanlarının suçlu ilan
edilmesi bile bu olayla yüzleşemeyeceğimizi göstergesidir. Peki, Maden
güvenliği yasalarını adam akıllı yapmayan milletvekilleri. Madenleri adam
akıllı denetlemeyen müfettişler. Soma olayı öncesinde madenlerde yaşanan
kazaları araştırmak için komisyon kurulmasına yönelik teklif veren muhalefetin
önergesini kabul etmeyen iktidar milletvekilleri suçsuz mu? Anlaşılan o ki bu
olayın faturası birkaç şirket çalışanlarına ve yöneticisine çıkacak. Soma
olayında ölen kişilerin ailelerine çeşitli yardımlar yapılacak. Birkaç hafta
sonrada bizler de yavaş bu olayı unutmaya başlayacağız. Bu da ilah-i takdir
(veya kader) olsa gerek..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder